Mustafa Söğüt - Kuran Okumanın Önemi ve Fazileti

     Mustafa Söğüt
Kuran Okumanın Önemi ve Fazileti

Hazreti Allah (c.c.), insanı yaratılmışların en üstünü kılarak, insanoğluna büyük bir şeref bahşetmiştir. Cenabı Hak, insana büyük değer vermiş, onu her zaman kendisine muhatap kabul etmiş, insanoğluna bu şerefli konumunu farklı zamanlarda hatırlatmış ve bunun insanlara ulaştırılabilmesi için, farklı zaman ve mekanlar da peygamberler aracılığı ile "sahifeler" ve "kitaplar" göndermiştir. 

Gönderilen bütün ilahi beyanlardaki temel gaye, insanoğluna verilen şerefin asla unutulmaması, yaratılışta ki sırrın farkında olunması ve sonuç olarak dünya ve ahiret mutluluğunun sağlanmasıdır. 

Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.)'e, gönderilen bütün ilahi kitapları özetleyen, doğrulayan, bütün zaman ve mekanlara yetecek ölçülere sahip olan özellikleriyle Kuranı Kerim nazil olmuştur.

Kuranı Kerim, kainatın bir tercümesidir. Görünmeyen ve görünen Alemin açıklayıcısı, Rabbimizin sıfat ve fiillerine ait özellikleri anlatan bir rehberdir. İnsanlığın terbiyecisi ve hayat rehberidir. İnsan hayatının anayasasıdır. Hayatının her anını, her dakikasını Kuranı Kerim'e göre düzenler. Kuranı Kerim, gerek yaşantı da, gerekse vicdanlar da yerleştirdiği prensipler ile hayatın bütün yönlerini içine alacak şekilde gayet açık bir metot ortaya koymuştur.

Kuranı Kerim'i okumakla insan, yaratıcısına muhatap olma şerefine nail olur. Bu şuur da olarak okuyan insan, Rabbiyle konuşur. 

Kuranı Kerim'i okumanın usul ve adabı vardır. Sahabe-i Kiram, Peygamber efendimizin onlara öğrettiği gibi Kuranı Kerim'i okumakla yetinmiyorlar, manasını anlayıp belliyorlar. Bilmediklerini bilenlere sorup öğreniyorlar, hayatlarını Kuranı Kerim'e göre sürdürüyorlardı. Ticaretlerini, Komşuluk ve Akraba ilişkilerini, Yoksul kimselere yaptıkları yardımlarını, Yemelerini, Giyinmelerini, Harcamalarını hep Kuranı Kerim'e göre yani Allah (c.c.)'ın emirlerine göre uyguluyorlardı.

Osman b. Affan, Abdullah b. Mesud gibi Ashabın güzideleri, bize şöyle haber verdiler: 

" Onlar Hazreti Peygamberden on ayet öğrendiklerinde, bu ayetlerin tefsirini yapmadan, manalarını anlamadan diğer on ayete geçmezlermiş. Biz Kuranı Kerim'i, işte böyle zatlardan öğrendik. Biz Kuranı ve Onunla amel etmeyi belledik. Bizden sonra öyle kişiler gelecek ki, Kuranı Kerim'i su gibi ezberleyecekler, fakat boğazlarını geçmeyecektir."

Abdullah b. Mesud Hz. buyuruyor ki:

" Bakara ve Ali İmran surelerini derin derin düşünerek, ince manalarını anlayarak okumak, bana Kuranı Kerim'i hatim etmekten daha büyük haz veriyor. Zelzele ve Karia surelerinin manalarını düşüne düşüne okumak, Bakara ve Ali İmran surelerini hızlı okumaktan daha çok hoşuma gider. .." İşte Kuranı Kerim, bu yolda sahabeler gibi okunursa maksat hasıl olur.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un dizelerinde belirttiği gibi:

İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde 
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde

Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kuranın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın

Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına

İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için


Peygamber Efendimiz Hadisi Şeriflerinde buyuruyor ki:

" Kim ki Kuran okur, O'nunla amel ederse, ana ve babasına kıyamet günü öyle bir tac giydirilir ki, O'nun ziyası, dünya evlerinde ki güneşin ziyasından daha güzeldir. Ya O'nunla amel edeni siz ne sanıyorsunuz. " (Muaz b. Cebel)

" Bu Kuran Allah (c.c.)'ın bir ziyafet sofrasıdır, o sofradan gücünüzün yettiği kadar hisse almaya bakın.

Köstebek TV/ Mustafa Söğüt

2 yorum yapılmış...:

Nergis dedi ki...

Güzel paylaşım ALLAH(cc) razı olsun Mustafa bey..

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı

Yorum Gönder

Yorumlama Biçimi Olarak (ANONİM) Şıkkını İşaretleyin ve daha sonra (YAYINLA) butonuna basın..